13 Şubat 2011 Pazar

Spliti yakarız senin için......

Hajduk Split taraftarları Fenerbahçe taraftarlarından özenmiş olacak ki,takımlarının 100. yıl kutlamalarında Split şehrini yakmışlar..İşte mükemmel görüntüler
















12 Şubat 2011 Cumartesi

Arsenal modeli-Alırken kazanmak


Futbol endüstrisi hergün büyüdükçe artan masraflar,borçlar,ödenmeyen futbolcu ücretleri,batmaya hazırlanan takımların zenginler tarafından satın alınması artık hergün medyada gördüğümüz konular.UEFA'nın borçlu klüpler ile ilgili yapacağı yaptırımların meydana çıkması ile borçsuz takımların sistemleri daha bir incelenir oldu.Bu yazımda finansal olarak en iyi işleyen sistemlerden biri olan Arsenal'i ele alacağım.
UEFA'nın klupleri finansal takip hamlesinden sonra Avrupa takımlarının yarısından fazlasının zararda olduğu ortaya çıktı.UEFA'nın hesaplarına göre İngiliz klüpleri devasa paralar kazanıyorlar fakat bu gelirlerin daha fazlasını harcıyorlar.İngilizlerin en iyi yıldızları toplama isteğinin fahiş bonservis fiyatları ve haftalık maaşlara neden olması bu klüplerde finansal kara delikler açtı.Ama Londra'nın Arsenali bu konuda bir istisna teşkil ediyor.İngilterede her klüp finansal göstergelerini açıklamak zorunda olduğu için rahatça karşılaştırma yapabiliyoruz.2009-10 sezonunda 379,9 milyon sterlin ile Arsenal Premier Ligin en fazla kazanan takımı oldu.Chelsea'de bu rakam 205,8 milyon sterlin olarak gerçekleşti.Arsenal 56 milyon sterlin ile İngiltere rekoru kırarken Chelsea 70,9 milyon sterlin zarar açıkladı.
Arsenal gelirlerini futbol ve futboldışı diye ikiye ayırıyor.Futbol gelirleri-Sadece futbol takımı ile bağlantılı gelirler.Futboldışı gelirler-Klübü yöneten firmanın başka sektörlerden kazandığı paralar.

2009-10 sezonunda futboldan 222,9 milyon sterlin kazanan Arsenal'in gelir açılımına bakacak olursak;
1)Maç gelirleri-93,9 milyon sterlin
Bu gelirleri bilet satışı ve maç günü stadyumda yapılan bütün aktivasyonlardan gelen paralar oluşturuyor.
2)TV gelirleri-84,6 milyon sterlin
Arsenal'in Premier Lig ve Şampiyonlar Ligi yayın haklarından elde ettiği gelir.
3)Ticari gelirler-44,4 milyon sterlin
Bu başlığa klübün bütün ticari faaliyetleri girmekle birlikte,bu başlıktaki gelirlerin büyük bir bölümünü sponsorluk anlaşmalarından gelen paralar oluşturuyor.
60.000 kişilik Emirates stadının beklenen paraları getirebilmesi için doluluk oranı en üstte olmalı.Başarı olduğu zaman tribünlerin dolması kolay ama Arsenal'in 2005 yılından beri elle tutulur bir başarısı yok.Klübün yetenekli yöneticileri taraftarları stada çekmek için hergün yeni fikirler üretiyorlar.Peki taraftarlar eski yuvalarını özlüyorlar mı?2009 yılında Emirates stadı tabiri caizse Arsenallileştirildi.Duvarlar Arsenal efsanelerinin portreleri ile süslendi,stad girişine klübün simgesi toplar yerleştirildi ve en son klübün 12 efsane anı galerisi ile yeni stad tarihle birleştirildi.Arsenal'in resmi sitesine kayıtlı olan herkese her hafta Arsene Wenger'den mektup geliyor.Wenger bu mektuplarında takımın durumu ve oynanan maçlar hakkında kendi yorumlarını yapıyor.Ayrıca internet sitesinde büyğklğklerine göre 50-545 sterlin arasında değişen ücretleri ödeyen taraftarlar isimlerini şeref plakalarına yazdırabiliyorlar.Böyle çalışmaların meyve vermemesi imkansız gibi,zaten Arsenal'in resmi internet sayfası Futebol Finance verilerine göre dünyada 3. en fazla ziyaret edilen klüp sitesi.
Emirates stadının yapılması ile borç yükü altına giren Arsenal,borçlarını hafifletmek için yollar aramaya başlamışken Londrada iyi kar getirecek bir fikir bulundu.Taşınmaz mülklerin pahalı olduğu Londrada Arsenal eski stadın arazisine rezidanslar yaparak kendine yeni bir kazanç kapısı açtı.Arsenal'in 09-10 sezonunda 156,9 milyon sterlinlik futboldışı gelirlerinin 133,6 milyon sterlinini rezidans satışları oluşturdu.
Emirates stadına taşındıktan sonra klüp transfer pazarında biraz daha ölçülü davranıyor.Klüp yönetiminin harcayacak fazla paraları olmadığını bildirdiği Wenger takımı gençleştirmeye devam etti.Klübün son 5 yıldaki en pahalı transferleri Andrey Arshavin(16,5 milyon sterlin) ve Sami Nasri(16 milyon sterlin).2009-10 sezonunda transfere 24.5 milyon sterlin harcarken,sattığı futbolculardan 38.1 milyon sterlin kazandı.UEFA son finans raporunda artan maaşlara dikkat çekti.Bazı klüpler gelirlerinden fazla maaş öderken Arsenal maaşlara gelirlerinin yarısını bile ödemiyor.Klüp yönetimi ve Wenger'in beraber kararlaştırdığı plana göre 32 yaş ve üstü oyunculara 1 yıllık kontrat teklif ederek bahsi geçen oyuncuların uzun süreli sakatlıklari halinde klüp uzun dönemli sorumluluktan kurtarılmış olunuyor.Wenger'in sözlerine göre 32 yaşını geçmiş ortasaha oyuncuları bazı zamanlarda istisna olabilir.

Arsenal şu an UEFA'nın yeni kriterlerine hazır gözüküyor.Stadı taraftarsız bırakmamak için devamlı yenilikler yapıyor,transfer pazarında parasını çarçur etmiyor,bu soylu klüp mütevazi yaşamasına rağmen gelirlerini arttırmak için yeni yollar arıyor.Fakat finansal açıdan düzgün yönetilmek sahadaki başarınında garantisi manasına gelmiyor.Klübün maaş politikası bazı yıldızların klüpten ayrılmasına neden oluyor,uzun süreli kontrat imzalamak isteyen savunmanın belkemiği Gallas maalesef takımı terketmek zorunda kaldı. Diger tarafta gençlerin tecrübe kazanmasına rağmen gelmeyen başarı ile memnuniyetsizliği artan taraftarlar her geçen gün çoğalmakta.Arsenal başarıların gelmesi ile birlikte şüphesiz diğer klüpler için ilham kaynağı olacak. http://www.sovsport.ru/gazeta/article-item/437691

Biatloncu Pippen...


Biatlon Dünya Kupasının 8.ayağını ağır bir misafir ziyaret etti.Seyretmekle kalmayıp atış denemesinde bile bulundu.Biatlon fanatiği olduğunu itiraf eden efsane forvet üç başarısız atıştan sonra seyretmenin daha zevkli aldığına karar verip yerine oturdu.

Reggie Miller & Spike Lee


NBA'deki rekabetlerden bahsetmişken NBA efsanesi Reggie Miller ve koyu New York Knicks taraftarı Spike Lee arasındanki 90'lı yılların ünlü rekabetinden bahsetmeden olmaz.Büyük azim göstererek vücudunda doğuştan bulunan eksiklikleri(kalçasında deformasyon vardı ve kendisi 5 yaşında çıkarıp atana kadar bir aparat yardımıyla yürüyordu) yenen Reggie Miller beysbol ile başladığı spor yaşantısında basketbola geçiş yapıyordu.Belki başka bir yazıda değineceğim ablasının(bayan basketbolunun Jordan'ı Cheryl Miller) gölgesinde kalan basketbol yaşantısı önce UCLA ve sonra Pacers'a kadar uzanıyordu.Knicks ve Pacers'ın aynı konferansta olması iki takımın sık sık karşılaşmasının sebebiydi.Ama 1994 senesinin Doğu Konferansı finalinin MSG'deki 5. maçının ilk 3 periyotunda vasat bir oyun ortaya koyan Miller hem 4. periyotta 25 sayı atıyor hem de Miller-Lee rekabetini başlatacak boğulma hareketini yapıyordu.Bundan sonra MSG'de oynanacak her maç Lee-Miller arasındaki çatışma dolayısıyla ayrı bir önem taşıyordu.Bu sürtüşme Reggie Miller'ın 2003 yılında Pacers formasıyla MSG'deki son maçta bile devam etti.Maç içindeki laf sokmalar,el-kol hareketleri yetmemiş olacak ki ikili bir keresinde bahise tutuşmuştu.Bahsi kaybeden Reggie Miller,Lee ile beraber cezaevinde Mike Tyson'u ziyaret etmek zorunda kalacaktı.Miller'ın emekliye ayrılmasından sonra Spike Lee birçok kez verdiği röportajda Miller'a methiyeler düzüp aralarında kişisel bir husumet bulunmadığını sorunun sadece basketbol olduğunu söyleyip konuya açıklık getirmiştir.

11 Şubat 2011 Cuma

İşte ezeli rekabet


Bu sefer sizlere NBA'in en büyük rekabetlerinden birinden kısaca bahsetmeye çalışacağım.Efsane koç Pat Riley'nin kontratı devam ederken Knicks'ten Heat'e geçişi ve ardından Riley önderliğinde Miami'nin 2006-2007 regular sezonunu 61 galibiyetle Anlantik şampiyonu olarak bitirmesi rekabeti kızdıran nedenlerdi.Seriye çok iyi başlayan Knicks 4 maç sonunda durumu 3-1 yapmıştı.14 Mayıs 1997 akşamı Miami Heat'in sahasında oynanan serinin 5. maçında NBA tarihine geçecek kavga yaşandı.Belkide maç öncesinde iyi kurgulanan,Miami oyuncularının hiç karışmadığı kavgaydı bu.Seride tutunmak zorunda olan Miami maça cok hırslı ve istekli başlamıştı.Ve maçın bitimine 1 dakika 53 saniye kala Tim Hardaway'in kullandığı serbest atışta ribaund için yer kapma savaşı veren Miami'li P.J.Brown ve New York'lu Charlie Ward pota altında itiş kakışa başlamışlardı.Brown'un Ward'u yere atması ile başlayan kavgaya Knicks'ten Patrick Ewing,Allan Houston,Larry Johnson ve John Starks da katıldılar.Kavganın sonunda New York'tan 5 Miami'den 1 oyuncu diskalifiye oldu.Serinin 6. maçında Ward,Ewing,Houston gibi önemli oyuncularından yoksun sahaya çıkan Knicks'in sahadan 95-90 mağlup ayrılması ile seri 7. maça uzuyordu.Serinin son maçında Ward,Ewing,Houston cezalarının bitmesi ile takıma geri dönüyordu ama Knicks bu sefer aynı kavgaya karışan Larry Johnson ve John Starks'ın cezaları nedeni ile yine tam kadro değildi.38 sayı ile yıldızlaşan Tim Hardaway'e cevap vermek isteyen bir önceki maçın cezalıları Ewing'in (37sayı,17 ribaund),Houston'un (25 sayı,6 asist) performansları galibiyete yetmiyordu ve konferans finalinde Jordan'lı Bulls'un rakibi şark kurnazı P.J.Brown'un kasten başlattığı kavga sayesinde Miami Heat oluyordu.

Üzme tatlı canını


-Messi:Oooh koduk çoçuğu.
-C.Ronaldo:Amannn üzme tatlı canını elle patlıcanını.Kumarda kaybeden aşkta kazanırmış.

5 Şubat 2011 Cumartesi

Biz zaten inandık ama onlarda inanmış gibi...


Bu resime bakınca dikkatimi hemen Andre Santos çekiyor.Sanki geldiğinden beri üstünde olan turist havasından kurtulmuş gibi.Ve takımın takım olma yolundaki adımları çıplak gözle görülebilmekte.Sanırım devre arasında gemi batarsa herkesin batacağı iyi anlatılmış.Bu sene şampiyon olabilirsek takımı gelecek adına güzel şeyler bekliyor.Bu sene hep kızdığımız futbolculara bizi tekrar potaya soktukları için teşekkür ederim.

Kaptan dümende kaldı...


Gözümüzün nuru,kaptanımız,liderimiz sene başından beri devam eden bütün dedikodulara rağmen takımda kaldı.Heykeli dikilesi kişilik şimdilik 2013 yılının Haziran ayına kadar bizimle olmaya devam edecek.Basından okuduğumuz bunalımlı zamanlarda kaptandan desteğini esirgemeyen taraftarlarımızın bu aşkın devam etmesinde büyük payı var.Bence artık kaptanımız Alex de Turco oldu.Ve ben Alex de Turco'nun bu klübe vereceği daha çok şey olduğunu düşünüyürum.

3 Şubat 2011 Perşembe

Fenerbahçe Fenerbahçelinindir...


Yıllardır basında idman günlüklerini takip eden biri olarak basının giremediği idmana taraftarın girdiğine ilk defa şahit oldum.Basının girip taraftarın giremediği idmanların örneği çokca mevcut.Ama dün yönetimin Fenerbahçe formasını taşıyan futbolcuları belkide bilinçlendirmek için yaptığı iki hareket biz bu formaya gönül verenleri de umutlandırdı.Dün onlarca efsaneyi bir anda gören futbolcular umarım nasıl bir klüpte oynadıklarını anlamışlardır.Ben 16500 kişiye oynayan bir erkek basketbol,Avrupada namağlup bayan basketbol,Kıtalarası klüpler şampiyonu olan bayan voleybol takımlarına sahip olan bir armanın gönüllüsü olduğum için çok gururluyum.Futbolcuların da armanın gururu olmak istiyorlarsa bu renkdaşlarını çok iyi analiz etmelidirler.Ya yıllar sonra idmanı ziyaret eden efsane olacaklar,ya da kaybolup unutulanlara eklenecekler.