13 Mayıs 2011 Cuma

Mayıs 2. hafta en güzel 10 gol

Mayısın 2. haftasında atılan gollerin içinden www.tvgolo.com un seçmiş olduğu en güzel 10 gol.

Roberto Carlos PPL'de

Rus ORT kanalının sevilen programı Paris Hilton Projesinde Roberto Carlos konuk oldu.Ve programda dibine kadar maytap olmuş.Ben arşiv olsun diye bunu blogumda paylaşmak istedim.

8 Mayıs 2011 Pazar

7 Mayıs 2011 Cumartesi

Efsane geri döndü...


2006 yazında patlak veren skandalın üstünden neredeyse 5 yıl geçti,Milan'ın son şampiyonluğunun üstünden ise tam 7 yıl.Yıllarca şampiyon olamamanın acısı bir yana dursun en ezeli rakibinin şampiyonluklarıyla biten 5 sene.Belki bu sene de kimse inanmıyordu Milan'ın şampiyonluğuna.Yaşlanan kadronun üstüne yapılan yamalar Milan icin biraz toplama takım görüntüsü veriyordu benim açımdan.Bence Milan'ın bu seneki şampiyonluğunda iki kişinin yarı yarıya payı var.Biri tabii ki belkide efsaneye bu senenin verdiği güvenle eski başarılarına tekrardan taşıyacak genç hoca Massimiliano Allegri.Ve bence diğeri Mourinho.Mourinho'nun Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu yaşadığı İnter'den ayrılmasından sonra,yıllardır yürüyerek şampiyon olan takımın başına uzun maraton özürlü Benitez'in getiren Massimo Morratti'nin de yadsınamayacak payı var.Almanyada Dortmund'un sürpriz dönüş yaptığı seneye Milan'ın şampiyonluğu çok yakıştı. Efsane tekrardan hoş geldi sefa geldi.



Berlusconi reis sezon sonuna kadar Pato'nun uçkuruna kilit vurmuştu kızıyla olan ilişkisinde.Yasak bittiğine göre bence başkan artık onlardan bir torun isteyebilir.Düşünsenize Pato'nun genlerini alacak çocuğun futbolcu olması muhtemel,bu çocuğun klübün patronunun torunu olacağını düşünürsek ilginç bir durum olacağı şimdiden belli.E hadi o zaman Pato elini biraz çabuk tut.

DR. Tevez

Öküz altında buzağı aramak lafı geldi aklıma ilk bu fotoyu görünce.Tevez'in burda ne aradığı belli ama fırsat bulmuşken Ferdinand'ın prostatlarını kontrol etmeyi ihmal etmemiş. Dr. Tevez acaba reçeteye ne yazdı??

Guiza'nın izi bulundu..

Buca maçında attığı golle herkesi şaşırtan Guiza herkese acaba gerçek mi sorusunu sordurtmuştu.Ama ben sizler için Guiza'nın izini buldum..Buyrun;

6 Mayıs 2011 Cuma

Ya bu sefer futbolcu seyirciyi döverse..

Ülke farketmeksizin stadlarda seyirciler sahaya girer.En son Jimmy Jump sahaya dalıp Cristiano Ronaldo'ya şapka giydirmeye çalışmıştı.Kolombiyada
Junior ve Jaguares arasında oynanan karşılaşmada sahaya giren seyirci ummadığı kadar sert bir tepkiyle karşılaşıyor.



En pahalı 10 arena...

10)Lucas Oil-Indianapolis


-Açılış tarihi: 2008
-Kapasite: 66 000
-Maliyeti: 675 milyon dolar
-Not: NFL takımı Indianapolis Colts'un stadyumu

9)Safeco Field-Seattle


-Açılış tarihi: 1999
-Kapasite: 66 000
-Maliyeti: 714 milyon dolar
-Not: Şehrin beysbol takımı Seattle Mariners'ı şehirde tutabilmek adına yapılmış bir proje.

8)Emirates-London


-Açılış tarihi: 2006
-Kapasite: 60 000
-Maliyeti: 770 milyon dolar
-Not: Hepimizin bildiği gibi Arsenal'ın mabedi

7)Rogers Centre-Toronto


-Açılış tarihi: 1989
-Kapasite: 50 000
-Maliyeti: 930 milyon dolar
-Not: Beysbol takımı Toronto Blue Jays ve futbol takımı Toronto Argonauts'a ev sahipliği yapan stadyum aynı zamanda dünyanın ilk açılır kapanır çatılı stadı.

6)Stad de France-Paris

-Açılış tarihi: 1998
-Kapasite: 80 000
-Maliyeti: 974 milyon dolar
-Not: 98 Dünya Kupası için yapılmış stadyumda futbolun yanısıra başka spor dallarının müsabakaları da yapılıyor.

5)Madison Square Garden-New York


-Açılış tarihi: 1968
-Kapasite: 18 000
-Maliyeti: 1,1 milyar dolar
-Not: Buz hokeyi takımı Rangers ve NBA ligi takımlarından Knicks'in evi.Bu müsabakaların dışında dünyada en ilgi çeken olaylar burda gerçekleşiyor.

4)Zenit stadı-St. Peterburg


-Açılış tarihi: 2012
-Kapasite: 69 501
-Maliyeti: 1,1 milyar dolar
-Not: Rus futbol takımı Zenit'in yeni stadı

3)Cowboys Stadium-Arlington


-Açılış tarihi:2009
-Kapasite: 80 000
-Maliyeti: 1,3 milyar dolar
-Not: Dallas Cowboys'un maçlarını oynadığı stad.Burda ayrıca dünyanın en büyük skorbordu bulunuyor.

2)Olimpiyat Stadı-Montreal


-Açılış tarihi: 1976
-Kapasite: 60 000
-Maliyeti: 1,47 milyar dolar
-Not: 1976 Yaz Olimpiyatları için yapılmış The Big O isimli stadyum

1)Wembley-Londra


-Açılış tarihi: 1923 (2007 de tamamen yenileme)
-Kapasite: 90 000
-Maliyeti: 1,5 milyar dolar
-Not: Futbolun beşiği İngilteredeki futbolun beşiği

22 Nisan 2011 Cuma

Projenin kralı


Bazı klüpler vardır bunlar sadece bir spor dalının yanında başka dallarda da hakim olmaya çalışırlar.Bu klüpler tarihinin getirdiği avantajla beraber amatör sporlarda bile dolu tribünlere oynarlar.Ülkemizde Fenerbahçe şu an bu tür spor klüplerinin en başarılısı durumunda.Bu başarılarının devamı gelebilmesi için kendi salonunu yapmakta.Ama Rusya'nın köklü klüplerinden olan Dinamo'nun yıkılan efsane stadının yerine yapılacak proje spor tutkunlarını cezbedecek gibi.Futbolun yanında buz hokeyi ve basketbol dallarındada popüler olan klüp yeni mabedini tek mekana topluyor.Artık Dinamo taraftarlarının kalbi burada atacak.Türkiyedeki spor klüplerininde böyle tesislere sahip olması tek dileğimiz.Merak edenler için stadın kapasitesinin 45 000 salonun kapasitesinin 15 000 olduğunu not düşeyim.Ayrıca projenin maliyeti çevresindeki altyapı,otel,site çalışmalarıyla beraber 1,5 milyar dolar.Türkiye için büyük paralar.



Tüket ama üretme...


Den Haag kalecisi Gino Coutinho marihuana yetiştiriciliğinden dolayı 12 aya mahkum edildi.2009 yılının Ağustos ayında polis kuvvetleri Coutinho'nun çiftliğinde 4200 adet marihuana çalısı bulmuştu.Polis aramasında ortağıyla beraber çiftlikte basılmasına rağmen suçunu inkar eden Coutinho'nun yapılan araştırmalar sonucunda çiftliğin sahibi olduğu ortaya çıktı.Ama Gino'nu bu merakının kalıtsal olduğunu söylememde fayda var.Gino'nun babası William bundan 2 ay önce aynı suçtan dolayı 2 yıla mahkum edilmişti.Babası da yetiştirici olan,formasında reklam köşesinde marihuana dalı bulunan Gino'nun uzak durması sürpriz olurmuş.

9 Nisan 2011 Cumartesi

En keskin viraj dönüldü..


Fenerbahçe şampiyonluğa kadar giden zorlu yolun bana göre en zorlu virajını atlattı.Maçın öyle teknik analizine girecek değilim,herkes zaten kendince çok iyi yapıyor o analizleri.Aykut hoca'nın Özer inadından vazgeçmesi ve kanatları gerçek sahiplerine teslim etmesi galibiyeti getiren sebeplerdi.Sadece maç içinde Aykut Hoca'nın ortasahanın uyuduğu pozisyonlarda müdahele etmemesi beni kaygılandıran anlardı.Özellikle 2. yarıda Batuhan'ın direkten dönen kafa vuruşunun öncesi ve sonrası ortasahamız otobana dönmüş durumdayken Gökay hamlesi daha erken yapılabilirdi.

8 Nisan 2011 Cuma

30 dinarlık ilk bakışta aşk


Tribünlerde yapılan kareografilerin,pankartların yaratıcı olanları insanı kendine gerçekten hayran bırakıyor.Geçen haftasonu oynanan Milano derbisi başlamadan önce Milan taraftarlarının açtığı devasa pankart ağzımı açık bıraktı.Pankartı anlayabilmek için insanın tarih,din,milano rekabeti hakkındaki bilgilerini kafasında tazelemesi gerekiyordu.Milan taraftarı Leonardo'yu protesto etmek için çok çarpıcı bir yol seçmişti.Pankarta Hz.İsa'nın havarileriyle yediği son akşam yemeğini tasvir eden Milan taraftarları pankart altına koydukları iki yazıyla pankartı daha can alıcı şekle getimişlerdi.Leonardo'yu Per 30 denari amore a prima vista(30 dinar için ilk bakışta aşk), Giuda interista(İnter'li Yehuda) yazılarıyla,geleneksel Hristiyan görüşüne göre otuz gümüş dinara Hz.İsa'yı ele veren Yehuda'ya benzetmişler.

Dünyanın en pahalı 2. stadı


Rusya'da stad inşaatları hızla sürüyor.Düzenlenecek dünya kupası sayesinde Rus klüpleri çok güzel stadlara kavuşacaklar.Ama bu stadlardan biri varki maliyetiyle dudak uçuklatıyor. St. Peterburg takımı Zenit'in yeni stadının maliyeti tam tamına 1,1 milyar dolar.Japon mimar Kisho Kurokawa'nın "uzay gemisi" ismi verilen projesinin bu kadar maliyetli olmasının en büyük sebeplerinden biri stadın şehrin en güzel yerlerinden birinde bulunacak olması.Stad 4,2 km2 alana sahip Krestovskii adasında yapılıyor.Ada üstünde bulunan taşınmazların m2 fiyatı 6500 $'dan başlıyor.Stad bu proje için yıkılan Kirov stadının(yapımına 1932 yılında başlanan ve 1950 yılında açılan 110 000 kişilik stad,fotoğrafı altta) yerine yapılıyor.Stad için biraz bilgi verecek olursam;
Tribün kapasitesi — 62 000 kişilik
Кat sayısı — 7
Futbol sahası alanı — 9840 m2
Hareket ettirilebilir zeminin ağırlığı — 11 400 ton

Spartak'ın yeni yuvası


Rusya'nın Dünya Kupası düzenleyecek olması ülkedeki stad yenilemelerini hızlandırdı.Tabii bu işe en fazla sevinenler klüpler oldu.90'lardaki gücünü mumla arayan Spartak Moskova ruhunu yeni stadında tekrar bulmayı amaçlıyor.Yakın bir geçmişte başlayan 42 bin kişilik stad inşaatının 2013 yılında bitirilmesi planlanıyor.

Hafta içinden kareler...







Ya bu hafta bütün hayaller suya düşerse...


Yarın Fenerbahçemiz bence sezonun en önemli maçına çıkıyor.Yarın ki maçtan alınacak bir galibiyet GS-TS maçı skoru ne olursa olsun Fenerbahçemizi şampiyonluk yarışında en şanslı takım durumuna getirecektir.Yarın galibiyet almamız halinde şampiyonluğumuz hayırlı olsun diyebilirim.Ya Eskişehir'i yenemezsek;

Aykut hocanin istifasını isteyenler kurtlar sofrasını zaman kaybetmeden kuracaklar. Aykut hoca zaten yetersizdi diyenleri mi istersiniz,Daum'un kuyusunu kazarak kendi kuyusuna düştü diyenleri mi??? Ve bu sene ligin ilk yarısında sıkça duyduğumuz istifa şarkıları tekrardan listebaşı olacak.Ben tarafımı şimdiden belli edeyim,yarın sonuç ne olursa olsun Aykut hoca takımın başında kalmalı.Hele yıllardır yapılan teknik direktör kıyımını ve takıma hiçbirşey vermeden tazminatını alıp kaçanları düşündükçe hocamız kalsın diyorum.Ayrıca Aykut hocayı futboldan anlamamakla suçlayıp kendilerinin futboldan çok iyi anladığını zanneden arkadaşları da pek dinlemeyin derim.Aykut hoca'nın o arkadaşları cebinden çıkaracak kadar futbol bilgisi vardır emin olun.Allah yardımcın olsun Aykut hoca

30 Mart 2011 Çarşamba

Ailece efsane....


Zordur yabancı topraklara alışmak,bunu 11 yıldır gurbette yaşayan biri olarak rahatça söyleyebilirim.Ne olursa olsun içine girdiğin millete insan dışardan bakar.Kaynaşmak çok zordur çünkü yabancısındır ve o topraklara ait değilsindir,işi bitince çekip gidecek başka bir memleketin çocuğusundur.Alex de belki bu düşüncelerle gelmişti ülkemize fakat şimdi kaptan ve ailesini inceleyecek olursak;kızları TC pasaportunu taşıyıp burun kıranların aksine çok güzel şekilde milli marşımızı okuyorlar.Kaptan Türkçe bilmesine rağmen muhtemelen hata yapmaktan korktuğu için her yerde konuşmuyor.Ve dün milli maçımızda çekilen bu fotoğraf bnce çok şeyi anlatıyor.Alex gibi kendini ispat eden futbolcuların kimseye kendini sevdirmesi için ekstra hareketler yapmasına gerek olmamasına rağmen kaptan ve değerli eşi orada olması gerektiklerini düşünüp stadta yerlerini almışlar.Kaptan milli marşımızı söyleyen kızlarınla,ay-yıldızlı formamızı üstne geçirip desteğe gelen eşinle.gollerinle ve asistlerinle bu topraklarda aldığın paralar sana helal olsun.

23 Mart 2011 Çarşamba

Yok Artık Fenerbahçe Yönetimi !


Türkiye’de taraftar olmak başlı başına büyük bir zorluk iken bir de buna gönül verdiğiniz kulübün yönetim kurulunun aleyhte yaptığı uygulamalar dahil olunca iş iyice çığrından çıkıyor. Fenerbahçe yönetiminin bilet konusunda uyguladığı faiş fiyat politikası senelerdir sarı lacivert renklere gönül veren biz ve bizler gibi milyonları bıktırdı.


Bu konuda gerek bloglarda gerekse taraftar siteleri ve forumlarda dertler dile getirilmiş ve Sayın Yönetim Kurulumuz sezon başında kombine bilet fiyatlarına zam yapmayarak, kale arkası bilet fiyatlarını da 33 TL’ye çekerek Büyük Fenerbahçe’nin Büyük taraftarını mutlu etmişti.


Geçtiğimiz sezonun son maçında kendi evimizde Trabzonspor ile berabere kalarak şampiyonluğu kaybetmemize ve Avrupa kupalarına erken veda etmemize rağmen Fenerbahçe taraftarı olarak bizler, görevimizi fazlası ile yerine getirerek gerek futbol takımımıza gerekse de Erkek-Kadın Basketbol ve Voleybol takımlarımız başta olmak üzere Fenerbahçe armasının mücadele ettiği her branşta elimizden geldiği kadar kulübümüze maddi ve manevi destek vererek görevimizi yerine getirdik.


Ligin ilk yarısını 9 puan farkla ikinci sırada tamamlamamıza rağmen Fenerbahçe camiası olarak arzu edilen birlik ve beraberliği göstererek takımımıza her zamankinden daha çok güvendik ve daha çok destek verdik. Hem yönetim kurulumuzun, hem teknik ekibimizin, hem futbolcularımızın gösterdiği büyük özveri hem de taraftarların oluşturduğu ambiyans ile 9 puanlık farkı eriterek liderliği de ele geçirdik.


Her şey bu kadar güzel giderken Fenerbahçe Spor Kulübü Yönetim Kurulu’nun Bursaspor ile Şükrü Saraçoğlu Stadı’nda oynayacağımız karşılaşmada kale arkası bilet fiyatlarını tekrar 44 TL’ye yükseltmesine her sene olduğu gibi bu senede anlam veremiyoruz. Takım içindeki prim sistemi nasıl belliyse bilet fiyatları da sezon başında belirleniyor. (Geçen sene FBTV’de Sayın Ali Koç ve Sayın Şekip Mosturoğlu bu konuyu böyle ifade etmişti.) Bilet fiyatları sadece derbi maç olarak kabul edilen Beşiktaş, Galatasaray ve Trabzonspor maçlarında artıyor, bu da zaten Fenerbahçe taraftarı tarafından da kabul görüyordu.


Umuyoruz ki Fenerbahçe Spor Kulübü Yönetim Kurulu, Bursaspor maçını da derbi statüsüne aldık gibisinden mesnetsiz bir açıklama yapmaz. Kaldı ki tekrar edilemeyen bir başarıyı tesadüf olarak kabul eden zihniyet, Bursaspor’un sadece bir kez şampiyon olduğunu hatırlayacaktır.


Ligde liderliğe yükselip iyi bir form grafiği yakalar yakalamaz kale arkası bilet fiyatlarına getirilen zam ise maalesef yönetim kurulumuzun fırsatçılığını akıllara getiriyor. Kötü günde bu takıma destek veren taraftarın iyi günlerde ödülü bu mu olacaktı ? Madem bir zam oranı uygun gördünüz bu zam neden sadece kale arkası tribünlerine yapıldı ? Kötü gidişe son verilmesinin ardından uygulamaya konulan bu uygulama adaletsiz ve fırsatçı bir görünüm yarattığı gibi sadece kale arkası tribünleri hedef alınarak yapıldığı için ayrıca ‘’ayrımcı’’ bir uygulamayı da beraberinde getirmiştir.


Kadıköy Şükrü Saraçoğlu Stadı’nın baskılı ve etkili olmasındaki en büyük etken hiç kuşkusuz bu mabedi dolduran Fenerbahçe taraftarıdır. 90 dakika boyunca susmayan, sahaya görsellik katan ve tribün organizasyonlarının büyük bir kısmını başlatan tribünler de kale arkası tribünleridir. Bu tribünleri dolduranların çoğunluğunun öğrenci veya maddi bakımından orta ve alt gelirli taraftarlarımız olduğu da yıllardır bilinen bir gerçektir. Bugün bir öğrenci Fenerbahçe maçına gelmek istediği takdirde cebinden 70 – 80 TL civarında bir tutar vermek zorunda. Babasından veya annesinden aldığı harçlığı Fenerbahçe’ye harcayacak olan öğrencinin hafta içi okulda ne yiyeceği, arkadaşları ile neler yapabileceğini varın siz düşünün. Aynı şekilde asgari ücretle çalışan bir baba, eşini ve çocuğunu Fenerbahçe maçına götürmek istese sadece bilet fiyatı olarak cebinden 132 TL çıkartmak zorunda. Yani net maaşının neredeyse ¼ ünü sadece bilet fiyatı olarak vermek zorunda. Ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik şartlar da göz önüne alındığında Yönetim Kurulumuzun sadece kale arkası bilet fiyatlarını yeniden 44 TL’ye yükseltmesini şiddetle kınadığımızın bilinmesini isteriz.


Eğer Galatasaray maçında rakibimizin yeni stadındaki hasarın giderilmesi için bir fatura çıkardıysanız biz bu faturayı son maçta kaçan 2 şampiyonluk ile fazlasıyla ödedik zaten … Bu travmaların ardından ayağa kalkabildiysek bunda hiç olmazsa %1 bile olsa bir payımız var ve bunun ödülü ayrımcı bir uygulama ile bilet fiyatlarına yapılan zam olmamalıydı.


FENERBAHÇELİ BLOGGERLAR !

Tarihten bir kapak...


Kaptan her hafta birşeyler yaptıkca biz seviniyoruz da Fatih Altaylı ne yapıyordur acaba? Bu da ona tarihten bir yaprak değilde,tarihten bir kapak olsun...

13 Şubat 2011 Pazar

Spliti yakarız senin için......

Hajduk Split taraftarları Fenerbahçe taraftarlarından özenmiş olacak ki,takımlarının 100. yıl kutlamalarında Split şehrini yakmışlar..İşte mükemmel görüntüler
















12 Şubat 2011 Cumartesi

Arsenal modeli-Alırken kazanmak


Futbol endüstrisi hergün büyüdükçe artan masraflar,borçlar,ödenmeyen futbolcu ücretleri,batmaya hazırlanan takımların zenginler tarafından satın alınması artık hergün medyada gördüğümüz konular.UEFA'nın borçlu klüpler ile ilgili yapacağı yaptırımların meydana çıkması ile borçsuz takımların sistemleri daha bir incelenir oldu.Bu yazımda finansal olarak en iyi işleyen sistemlerden biri olan Arsenal'i ele alacağım.
UEFA'nın klupleri finansal takip hamlesinden sonra Avrupa takımlarının yarısından fazlasının zararda olduğu ortaya çıktı.UEFA'nın hesaplarına göre İngiliz klüpleri devasa paralar kazanıyorlar fakat bu gelirlerin daha fazlasını harcıyorlar.İngilizlerin en iyi yıldızları toplama isteğinin fahiş bonservis fiyatları ve haftalık maaşlara neden olması bu klüplerde finansal kara delikler açtı.Ama Londra'nın Arsenali bu konuda bir istisna teşkil ediyor.İngilterede her klüp finansal göstergelerini açıklamak zorunda olduğu için rahatça karşılaştırma yapabiliyoruz.2009-10 sezonunda 379,9 milyon sterlin ile Arsenal Premier Ligin en fazla kazanan takımı oldu.Chelsea'de bu rakam 205,8 milyon sterlin olarak gerçekleşti.Arsenal 56 milyon sterlin ile İngiltere rekoru kırarken Chelsea 70,9 milyon sterlin zarar açıkladı.
Arsenal gelirlerini futbol ve futboldışı diye ikiye ayırıyor.Futbol gelirleri-Sadece futbol takımı ile bağlantılı gelirler.Futboldışı gelirler-Klübü yöneten firmanın başka sektörlerden kazandığı paralar.

2009-10 sezonunda futboldan 222,9 milyon sterlin kazanan Arsenal'in gelir açılımına bakacak olursak;
1)Maç gelirleri-93,9 milyon sterlin
Bu gelirleri bilet satışı ve maç günü stadyumda yapılan bütün aktivasyonlardan gelen paralar oluşturuyor.
2)TV gelirleri-84,6 milyon sterlin
Arsenal'in Premier Lig ve Şampiyonlar Ligi yayın haklarından elde ettiği gelir.
3)Ticari gelirler-44,4 milyon sterlin
Bu başlığa klübün bütün ticari faaliyetleri girmekle birlikte,bu başlıktaki gelirlerin büyük bir bölümünü sponsorluk anlaşmalarından gelen paralar oluşturuyor.
60.000 kişilik Emirates stadının beklenen paraları getirebilmesi için doluluk oranı en üstte olmalı.Başarı olduğu zaman tribünlerin dolması kolay ama Arsenal'in 2005 yılından beri elle tutulur bir başarısı yok.Klübün yetenekli yöneticileri taraftarları stada çekmek için hergün yeni fikirler üretiyorlar.Peki taraftarlar eski yuvalarını özlüyorlar mı?2009 yılında Emirates stadı tabiri caizse Arsenallileştirildi.Duvarlar Arsenal efsanelerinin portreleri ile süslendi,stad girişine klübün simgesi toplar yerleştirildi ve en son klübün 12 efsane anı galerisi ile yeni stad tarihle birleştirildi.Arsenal'in resmi sitesine kayıtlı olan herkese her hafta Arsene Wenger'den mektup geliyor.Wenger bu mektuplarında takımın durumu ve oynanan maçlar hakkında kendi yorumlarını yapıyor.Ayrıca internet sitesinde büyğklğklerine göre 50-545 sterlin arasında değişen ücretleri ödeyen taraftarlar isimlerini şeref plakalarına yazdırabiliyorlar.Böyle çalışmaların meyve vermemesi imkansız gibi,zaten Arsenal'in resmi internet sayfası Futebol Finance verilerine göre dünyada 3. en fazla ziyaret edilen klüp sitesi.
Emirates stadının yapılması ile borç yükü altına giren Arsenal,borçlarını hafifletmek için yollar aramaya başlamışken Londrada iyi kar getirecek bir fikir bulundu.Taşınmaz mülklerin pahalı olduğu Londrada Arsenal eski stadın arazisine rezidanslar yaparak kendine yeni bir kazanç kapısı açtı.Arsenal'in 09-10 sezonunda 156,9 milyon sterlinlik futboldışı gelirlerinin 133,6 milyon sterlinini rezidans satışları oluşturdu.
Emirates stadına taşındıktan sonra klüp transfer pazarında biraz daha ölçülü davranıyor.Klüp yönetiminin harcayacak fazla paraları olmadığını bildirdiği Wenger takımı gençleştirmeye devam etti.Klübün son 5 yıldaki en pahalı transferleri Andrey Arshavin(16,5 milyon sterlin) ve Sami Nasri(16 milyon sterlin).2009-10 sezonunda transfere 24.5 milyon sterlin harcarken,sattığı futbolculardan 38.1 milyon sterlin kazandı.UEFA son finans raporunda artan maaşlara dikkat çekti.Bazı klüpler gelirlerinden fazla maaş öderken Arsenal maaşlara gelirlerinin yarısını bile ödemiyor.Klüp yönetimi ve Wenger'in beraber kararlaştırdığı plana göre 32 yaş ve üstü oyunculara 1 yıllık kontrat teklif ederek bahsi geçen oyuncuların uzun süreli sakatlıklari halinde klüp uzun dönemli sorumluluktan kurtarılmış olunuyor.Wenger'in sözlerine göre 32 yaşını geçmiş ortasaha oyuncuları bazı zamanlarda istisna olabilir.

Arsenal şu an UEFA'nın yeni kriterlerine hazır gözüküyor.Stadı taraftarsız bırakmamak için devamlı yenilikler yapıyor,transfer pazarında parasını çarçur etmiyor,bu soylu klüp mütevazi yaşamasına rağmen gelirlerini arttırmak için yeni yollar arıyor.Fakat finansal açıdan düzgün yönetilmek sahadaki başarınında garantisi manasına gelmiyor.Klübün maaş politikası bazı yıldızların klüpten ayrılmasına neden oluyor,uzun süreli kontrat imzalamak isteyen savunmanın belkemiği Gallas maalesef takımı terketmek zorunda kaldı. Diger tarafta gençlerin tecrübe kazanmasına rağmen gelmeyen başarı ile memnuniyetsizliği artan taraftarlar her geçen gün çoğalmakta.Arsenal başarıların gelmesi ile birlikte şüphesiz diğer klüpler için ilham kaynağı olacak. http://www.sovsport.ru/gazeta/article-item/437691

Biatloncu Pippen...


Biatlon Dünya Kupasının 8.ayağını ağır bir misafir ziyaret etti.Seyretmekle kalmayıp atış denemesinde bile bulundu.Biatlon fanatiği olduğunu itiraf eden efsane forvet üç başarısız atıştan sonra seyretmenin daha zevkli aldığına karar verip yerine oturdu.

Reggie Miller & Spike Lee


NBA'deki rekabetlerden bahsetmişken NBA efsanesi Reggie Miller ve koyu New York Knicks taraftarı Spike Lee arasındanki 90'lı yılların ünlü rekabetinden bahsetmeden olmaz.Büyük azim göstererek vücudunda doğuştan bulunan eksiklikleri(kalçasında deformasyon vardı ve kendisi 5 yaşında çıkarıp atana kadar bir aparat yardımıyla yürüyordu) yenen Reggie Miller beysbol ile başladığı spor yaşantısında basketbola geçiş yapıyordu.Belki başka bir yazıda değineceğim ablasının(bayan basketbolunun Jordan'ı Cheryl Miller) gölgesinde kalan basketbol yaşantısı önce UCLA ve sonra Pacers'a kadar uzanıyordu.Knicks ve Pacers'ın aynı konferansta olması iki takımın sık sık karşılaşmasının sebebiydi.Ama 1994 senesinin Doğu Konferansı finalinin MSG'deki 5. maçının ilk 3 periyotunda vasat bir oyun ortaya koyan Miller hem 4. periyotta 25 sayı atıyor hem de Miller-Lee rekabetini başlatacak boğulma hareketini yapıyordu.Bundan sonra MSG'de oynanacak her maç Lee-Miller arasındaki çatışma dolayısıyla ayrı bir önem taşıyordu.Bu sürtüşme Reggie Miller'ın 2003 yılında Pacers formasıyla MSG'deki son maçta bile devam etti.Maç içindeki laf sokmalar,el-kol hareketleri yetmemiş olacak ki ikili bir keresinde bahise tutuşmuştu.Bahsi kaybeden Reggie Miller,Lee ile beraber cezaevinde Mike Tyson'u ziyaret etmek zorunda kalacaktı.Miller'ın emekliye ayrılmasından sonra Spike Lee birçok kez verdiği röportajda Miller'a methiyeler düzüp aralarında kişisel bir husumet bulunmadığını sorunun sadece basketbol olduğunu söyleyip konuya açıklık getirmiştir.

11 Şubat 2011 Cuma

İşte ezeli rekabet


Bu sefer sizlere NBA'in en büyük rekabetlerinden birinden kısaca bahsetmeye çalışacağım.Efsane koç Pat Riley'nin kontratı devam ederken Knicks'ten Heat'e geçişi ve ardından Riley önderliğinde Miami'nin 2006-2007 regular sezonunu 61 galibiyetle Anlantik şampiyonu olarak bitirmesi rekabeti kızdıran nedenlerdi.Seriye çok iyi başlayan Knicks 4 maç sonunda durumu 3-1 yapmıştı.14 Mayıs 1997 akşamı Miami Heat'in sahasında oynanan serinin 5. maçında NBA tarihine geçecek kavga yaşandı.Belkide maç öncesinde iyi kurgulanan,Miami oyuncularının hiç karışmadığı kavgaydı bu.Seride tutunmak zorunda olan Miami maça cok hırslı ve istekli başlamıştı.Ve maçın bitimine 1 dakika 53 saniye kala Tim Hardaway'in kullandığı serbest atışta ribaund için yer kapma savaşı veren Miami'li P.J.Brown ve New York'lu Charlie Ward pota altında itiş kakışa başlamışlardı.Brown'un Ward'u yere atması ile başlayan kavgaya Knicks'ten Patrick Ewing,Allan Houston,Larry Johnson ve John Starks da katıldılar.Kavganın sonunda New York'tan 5 Miami'den 1 oyuncu diskalifiye oldu.Serinin 6. maçında Ward,Ewing,Houston gibi önemli oyuncularından yoksun sahaya çıkan Knicks'in sahadan 95-90 mağlup ayrılması ile seri 7. maça uzuyordu.Serinin son maçında Ward,Ewing,Houston cezalarının bitmesi ile takıma geri dönüyordu ama Knicks bu sefer aynı kavgaya karışan Larry Johnson ve John Starks'ın cezaları nedeni ile yine tam kadro değildi.38 sayı ile yıldızlaşan Tim Hardaway'e cevap vermek isteyen bir önceki maçın cezalıları Ewing'in (37sayı,17 ribaund),Houston'un (25 sayı,6 asist) performansları galibiyete yetmiyordu ve konferans finalinde Jordan'lı Bulls'un rakibi şark kurnazı P.J.Brown'un kasten başlattığı kavga sayesinde Miami Heat oluyordu.